Ülke olarak tarifi çok zor olan ve Ortaçağ karanlığını bile aratan zamanlardan geçiyoruz. Hakim ideoloji bir taraftan kendi yaşam tarzını, ideolojisini dayatıyor diğer taraftan da her türlü muhalefeti eziyor, özgürlükleri yok ediyor, her türlü siyasi muhalefeti boğarak ülkeyi yaşanmaz hale getiriyor. Şu anki iktidar ve ideoloji kendisine göre “Öteki” olana her türlü baskıyı ve zulmü uygulamakta herhangi bir beis görmüyor.

Baskı ve zulüm demişken; Osmanlı İmparatorluğundan beri bu topraklarda “Öteki” olan Alevi Toplumu olarak her türlü baskıya, zulme, yakılmaya, yok sayılmaya, asimilasyona maruz kalmışız. Ama toplum olarak her zaman bir direniş göstermişiz çağın zalimlerine karşı ve inancımızı, yolumuzu, kültürümüzü bir sonraki kuşaklara aktarmayı başarmışız. Evet bugüne kadar bu “Yol” bir sonraki kuşağa aktarıldı. Peki bu yolu kimler ve nasıl aktardılar, bugüne kadar nasıl geldi ve bundan sonraki kuşaklara nasıl aktarılacak? İşte sanırım Aleviliği bekleyen ve ya şöyle söyleyeyim, Alevilik için en büyük tehlike; gelecek kuşaklara “Yol” olarak neyi nasıl aktaracağız?

Aleviler, genel yapı itibariyle, varlıklarını sürdürebilmek için kırsal bölgelerde iktidardan, otoriteden, hakim inançtan -Şeriat merkezli İslamdan- uzak yaşayarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Kısaca; Anadolu Aleviliği kapalı toplum inancı olarak varlığını sürdürmüştür. Böyle olunca, aile içinde veya sazlı-sözlü muhabbetlerde, cem ayinlerinde yolun gerekleri(Edeb-Erkan) hep sözlü bir şekilde aktarılmıştır. Bu aktarımı yol uluları, ozanlar, aşıklar ve en önemlisi de Dedeler yapmıştır. Sanayileşme ile birlikte Alevilerin o kapalı toplumsal-ekonomik yapısı artık ihtiyaçlara cevap veremez hale gelmiştir. Ve Aleviler şehirlere akmışlardır. İşte Aleviler için zorluklar, asimilasyonlar, yalnızlıklar burda başlamıştır. Çünkü tarih boyunca sözlü iletişim üzerinden inançsal ve kültürel kodlarını aktaran Alevilik bunları şehirlerde yapamaz hale gelerek; yolunu, inancını, kültürünü kaybederek BATINİ/MİSTİK yanını kaybetmiştir.

Peki ne yapacağız? Yapılacak pek çok şey var. Ama “Yol” için yapılması gerek en önemli şeylerin başında; bugüne kadar yolumuzun taşıyıcıları olagelmiş ulu ozanlarımızın, aşıklarımızın, pirlerimizin, dedelerimizin hayatlarını, yapıtlarını içinde yaşadıkları dönemin sosyo-ekonomik yapısıyla birlikte objektif bir şekilde genç kuşaklara aktarabilmek geliyor.

Satırlarıma son vermeden önce, Londra’da kurulan Ali Haki Edna Vakfının yöneticilerine başarılar diliyorum. Alevi tarih yazımı ve Alevilikle ilgili doğru şeylerin genç kuşaklara aktarılacağından hiç şüphem yok. Aşk ile……

İbrahim Yüksel İstanbul 06.05.2017